MİT DOSYASI : Avusturya’da ‘MİT itirafçısı’ olduğunu söyleyen kişinin ‘suikast talimatı aldığı’ iddialarıyla ilgili neler biliniyor ???


Avusturya’da ‘MİT itirafçısı’ olduğunu söyleyen kişinin ‘suikast talimatı aldığı’ iddialarıyla ilgili neler biliniyor ???

Avusturya’da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile bağlantılı olduğunu öne sürüp ‘eski milletvekillerine suikast hazırlığında olduğu’ iddiasıyla Avusturya gizli istihbaratına teslim olan Feyyaz Ö. ile ilgili soruşturma sürerken, Türkiye’nin Viyana Büyükelçiliği ise iddiaların ‘saçma ve gülünç’ olduğunu söyledi ve Avusturya makamlarının kendilerini bilgilendirmediğini ifade etti.

Avusturya basınında yer alan iddialara göre İtalyan pasaportu taşıyan Türk vatandaşı Feyyaz Ö. Viyana’da Avusturya gizli istihbarat teşkilatı binasına teslim olup emekli MİT mensubu olduğunu söyledi ve ‘suikast talimatı verildiğini’ söylediği kişilerin Yeşiller Partisi eski milletvekili Berivan Aslan, eski milletvekili ve ZackZack adlı haber sitesi editörü Peter Pilz, Avusturya Halk Partisi eski milletvekili Efgani Dönmez ve Sosyal Demokrat Parti’den Avrupa Parlamentosu milletvekili Andreas Schieder olduğunu öne sürdü.

Olayda adı geçen isimler ve Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun iddialarla ilgili BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

İddiaları ZackZack adlı internet sitesinde yayınlayan Pilz, ‘tehlike altında olduğuyla ilgili’ Avusturya gizli istihbarat servisi tarafından doğrudan kişisel olarak uyarıldığını söyledi. Pilz, "İstihbarat servisimiz bu tehditleri çok ciddiye alır. Koruma teklifinde bulundular" dedi.

Feyyaz Ö. ile ilgili belgeleri gördüğünü söyleyen Pilz, "Durum çok net değil. Viyana’da yapmak istedikleriyle ilgili iddiaların doğru olup olmadığı da belli değil ama ayrıntılar bu kişinin MİT ile bağlantılı olduğunu, Türkiye’de Gülen yapılanmasıyla ilgili bir davada önemli bir rol oynadığını gösteriyor" diye konuştu.

Peter Pilz: Erdoğan’ın Avusturya ve dünya genelindeki ağını araştırıyorduk

Pilz, neden hedef alınmış olabileceği sorusuna şu yanıtı verdi: "Berivan Aslan ile Erdoğan’ın yalnızca Avusturya’da değil, tüm dünya genelindeki ağını araştırıyorduk, birçok bağlantı bulduk. Erdoğan’ın casuslarının Viyana’da, Berlin’de olduğunu gördük, gizli belgeler bulduk. Erdoğan’ın ve gizli istihbarat servisinin bizden çok hoşlanmadığından eminim."

Avrupa’nın merkezinde böyle bir suikast ihtimalinin ‘gerçekçi olmayacağına’ ilişkin soru işaretlerine dair de Pilz "Daha önce birçok defa oldu. Çok sayıda siyasi bağlantılı cinayet işlendi. Bu yeni değil. Ama yetkililerimizin doğrudan Türk hükümetiyle bağlantısını bulması önemli bir gelişme olurdu, buna bakılması gerekiyor. Bu kanıtlanmış bir şey değil, ama olasılık dışı olduğunu da düşünmüyorum" dedi.

Yeşiller Partisi eski milletvekili Berivan Aslan’ın adı da Feyyaz Ö.’nün hedef aldığı söylenen kişiler arasında geçiyor.

İddianame ve iddialarla ilgili Avusturya makamları tarafından bilgilendirildiğini belirten Berivan Aslan, Feyyaz Ö’ye dair "Feyyaz Ö. emekli MİT mensubu olduğunu iddia ediyor ama ellerinde kendisine karşı çok bilgi olduğundan dolayı ‘suikastı gerçekleştirseydi ona sahip çıkmayacaklarını, suçlu olarak damgalanacağını’ söylüyor. Bu sebepten dolayı itiraf etmesi gerektiğini, can güvenliğini ve ailesinin güvenliğini düşündüğü söylüyor" dedi.

Berivan Aslan: Muhalifler hedef alınıyor

Berivan Aslan, hedef alınmasının sebebinin de siyasi ve muhalif duruşu olduğunu söyledi:

"Ben her zaman Türkiye’deki demokrat kitlenin sesi olmaya çalıştım. Her kesimin, her ne olursa olsun kim mağdursa, zordaysa sesi olmaya çalıştım. Basın özgürlüğünden, insan haklarına, avukatlardan mağdur doktorlara kadar. Avrupa’da bu sıkıntıları dile getiriyorum, gerçekleri söylemek bizleri hedef noktası haline getirdi."

ZackZack editörü Pilz ile MİT’in Avrupa’daki ağını araştırdıkları için ‘hedef alınmış olabilecekleri’ iddiaları konusunda Berivan Aslan şunları söyledi:

"Bunların hepsi birbirine bağlı. Ama sadece o değildi. Burada demokratik kitleden gelen insanlar Türkiye’den giriş yaptıklarında tutuklanıyorlardı. Deşifre ediliyorlardı. Bu deşifrelerin nereden geldiğine ilişkin elbette araştırma yaptık. Ama olay sadece bu değil. Ses getirmek, Avrupa’da kamuoyu yaratmak, siyasette etki yapmak. Biz el etek öpenlerden olmadığımız için biraz daha hedef tahtasına yerleştirildik diye düşünüyorum."

Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ceyhun: İddialar inandırıcı değil

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun ise, iddialarla ilgili kendilerine resmi makamlar tarafından bilgilendirme yapılmadığını söyledi ve öne sürülenlerin ‘saçma’ olduğunu ifade etti:

"Bu iddialarla ilgili olarak hiçbir bilgimiz yok. Eğer bu iddialar varsa ve bu kişi iddia edildiği gibi medyada çıktığı kadarıyla, bir şeyler açıkladıysa, birincisi bu kişiye yönelik, ikincisi söyledikleriyle ilgili bize Avusturya makamlarından iletilmiş, söylenmiş paylaşılmış bir bilgi yok.

"Avusturya makamlarını eleştirmek istemiyorum zaten eleştirim olacaksa bunu muhatap olduğum ortamlarda yaparım. Ancak medyada okuduğum kadarıyla ve iddiaları, isimleri okuduğum kadarıyla hepsini çok saçma sapan buluyorum. Hiçbir şekilde inandırıcı bulmuyorum. Pilz’in adı geçiyor. Pilz Avusturya politikasında en son ‘tacizci’ olarak partisinden ihraç edilmiş bir şahıs.

"Ben bu dünyada herhangi bir istihbarat teşkilatının, ciddi bir ülkenin ciddi bir istihbarat teşkilatının Sayın Pilz veya Sayın Aslan konusunda bir dakika bile ciddi anlamda vakit ayırabileceğine inanmıyorum.

"Şahısları tanıdığım için, iddiaları da gerçek dışı ve uyduruk, kötü amaçlı değerlendiriyorum. Söz konusu şahıslara yönelik iddiaların, şahısları tanıdığım ve anlatılan öyküyü gördüğümde Netflix’teki ucuz filmlere benzetiyorum. Netflix’te ucuz filmler olur, sinemada oynamazlar, sadece Netflix için çekilirler, bilinmeyen artistlerle, uyduruk hikayelerle, seyrettikten sonra dersiniz ki ‘Zamanıma yazık oldu, bu film neydi böyle’. Söz konusu olayı da bu şekilde değerlendiriyorum."

Büyükelçi Ceyhun, eski milletvekillerine polisin ne anlattığını bilmediğini söyledi ve "Ama birilerinin çıkıp da onlara yönelik ‘Türkiye için sorunlu, çok tehlikeli veya Türkiye’yi rahatsız eden isimler’ olarak tanımlanmasını gülünç buluyorum. Biz onları şahsen ciddiye almıyoruz" dedi.

‘Avusturya ile işbirliğini bekliyorum’

Büyükelçi Ceyhun, inandırıcı bulmadığını söylediği iddialarla ilgili "Neden MİT’in adının geçip hedef alındığı" sorusuna ise "Bunu ben de merak ediyorum. Bu nedenle de Avusturya tarafından bir an önce nedenlerini, mümkünse onlarla birlikte, bu saçmalıkları ortaya atanların gerçek nedenlerini ortaya çıkarmak için işbirliği yapmayı bekliyorum" yanıtını verdi.

Berivan Aslan Avrupa’daki Türkiyeli muhalifler üzerinde yıllar boyunca aşırı bir baskı olduğunu ve büyükelçiliğin de bu iddiaları ciddiye alması gerektiğini ifade ediyor:

"Soruşturma daha netleşmemiş, dalga geçer gibi olayı hafifletme çalışıyor. Bunun ciddiyetini sorgulamaktansa biraz daha diplomatik, biraz daha profesyonel bir yaklaşım beklerdim. Bu olay ister istemez birçok insanı can korkusuna düşürdü, basitleştirilebilecek bir durum değil. Büyükelçi daha duyarlı, daha işbirlikçi davranabilirdi."

Aslan, ‘geçmişte Gülen yapılanmasıyla bağlantılı kişileri hedef alan saldırıların yaşandığını’ belirterek şunları söyledi:

"Daha önce böyle bir boyut yoktu. Ama hepimiz zaten sürekli tehdit altındayız. Prof. Burak Çopur’un ailesi iki hafta önce tehdit edilmiş Erdoğan’a karşı bir şey söylememesi için. Ne tesadüftür ki iki hafta sonra benimle ilgili suikast planı ortaya çıkıyor. Bizler tamamen bağımsız, Avrupalı siyasetçiler, akademisyenler olarak sırf Türkiye’deki demokrasi eksikliklerini dile getirdiğimiz için bu şekilde hedef noktası haline getirilmemiz, vahşetin çok büyük olduğunu gösteriyor."

Avrupa genelinde MİT’in en faal olduğu öne sürülen ülke Almanya. Ülkede yaklaşık 6000 MİT muhbiri olduğu iddiaları vardı.

Almanya’da MİT faaliyetlerine ilişkin soru önergesi

Almanya Hür Demokrat Parti (FDP) milletvekili Benjamin Strasser de MİT’in Almanya’daki faaliyetlerine ilişkin hükümete soru önergesi vermişti.

Hükümetin Strasser’in soru önergesine verdiği 17 Eylül tarihli yanıtta şu ifadeler yer aldı:

"Son yıllarda diğer ülkelere ait istihbarat faaliyetlerinin, devlet etkisinin ve casusluğun Almanya’ya oluşturduğu tehdit sürekli şekilde artmıştır. Dünyanın diğer bölgelerindeki jeopolitik durumla ilgili çatışmalar Almanya’ya ve Avrupa’ya taşınıyor. Dolayısıyla, birçok devletin istihbarat servislerinin faaliyetleri Almanya’da giderek daha faal hale geliyor ve birçok farklı araç ile kendi ülkelerinin çıkarlarını destekliyorlar."

Avrupa’da ve dünyanın farklı bölgelerinde Gülen yapılanması mensuplarının MİT tarafından kaçırıldığı ve tehdit edildiğine ilişkin haberler çıkıyordu.

Alman milletvekili Strasser: Muhaliflere gözdağı ve MİT’in Alman kurumlarına sızma teşebbüslerinden haberdarız

Alman milletvekili Strasser, konuyla ilgili BBC Türkçe’ye yazılı açıklama yaptı:

"Almanya’da geniş bir Türk toplumu var ve Türklerin hepsi Erdoğan hükümeti destekçisi değil. Buna ek olarak, 2016’daki darbe girişiminden sonra birçok Türk vatandaşı siyasi zulümden kaçmak için Almanya’da koruma talep etti. 2019’da 11.423 Türk vatandaşı ülkemizde sığınma talebinde bulundu. Türk istihbarat servisi MİT bu nedenle Almanya’da aşırı faal. Ülkemiz, MİT’in öncelikli hedeflerinden biri ve istihbarat servisi bilgi edinmeyle kısıtlı değil. Muhalefet destekçilerine gözdağı verilmesi ve MİT’in Almanya güvenlik kurumlarına sızma teşebbüsleriyle ilgili haberlerin farkındayız.

"Bu saldırgan istihbarat faaliyeti NATO ortakları arasında yasaklanmalı ve Alman hükümeti bu faaliyetleri kesinlikle reddetmeli. Her şeyden önce, federal hükümet Almanya’daki Türk muhalefet üyelerine karşı tehditlerle ilgili şeffaflık yaratmalı. Almanya Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın (BfV) yabancı muhalif hareketlere ilişkin risk analizine acilen ihtiyaç duyulmaktadır."

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// NEDİM ŞENER : 6 bin itirafçı olan ‘ankesör’de facia mı ???


NEDİM ŞENER : 6 bin itirafçı olan ‘ankesör’ de facia mı ???

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın “KHK bir faciadır” sözü ve damadı Ekrem Yeter’in ‘FETÖ üyeliği’ nedeniyle yargılandığı davada hakkında verilen beraat kararı büyük tartışma yarattı.

Yeter’in, FETÖ üst düzey yöneticileri ile 766 kez telefonla görüşmesi, Bank Asya’daki 310 TL bulunan hesabına para yatırıp, FETÖ elebaşı Gülen’in talimatı sonrası bakiyeyi 41 bin 230 TL’ye yükseltmesi, FETÖ’nün kuruluşu USAF’da yöneticilik yapmasına rağmen beraat ettirilmesi tartışmayı alevlendirdi. Mahkemenin gerekçeli kararının hazırlanmasından sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın mahkumiyet mütalaasına aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf mahkemesine itirazda bulundu. Şimdi dava yeniden görülecek.

Ancak Yeter’in beraat kararının gerekçesinde birçok hatanın yanında FETÖ yapılanması hakkında yanlış bir ifade yer alıyor: “FETÖ terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması…” Yanlış, çünkü FETÖ kendisine cemaat dediği dönemde bile üyelerine kod adı veren, toplantılarını gizli yapan, TSK, MİT, Emniyet ve bürokrasideki üyelerini “imam” adı verilen gizli elemanlar aracılığıyla yönlendiren bir istihbarat ve operasyon örgütüydü.

Yanlış tanım

Bırakın “ahlak ve eğitim hareketi” olmasını FETÖ, dini anlamda bir tarikat ya da cemaat bile sayılmaz. Çünkü üyelerine açıkta abdest almayı, namaz kılmayı yasaklamış, eşlerinin başlarını açıp, şaşırtma amacıyla kapılarının önüne alkol şişeleri koyma talimatları vermiş, başta ABD olmak üzere yabancı istihbarat örgütlerine Türkiye’nin milli sırlarını satmış bir örgüttür.

Tüm bu bilgileri, TSK’daki üyeleri ve ‘mahrem imamların’ itiraflarından öğreniyoruz. Sayıları hiç de az değil. Ankesörlü hat adı verilen haberleşme yöntemiyle bugüne kadar 14 bin 433 FETÖ elemanı gözaltına alındı. Ekim ayı itibarıyla bunların 6 bin 26’sı FETÖ ile ilgili itiraflarda bulundu. Yani gözaltına alınanların yüzde 42’si itirafçı oldu.

Ama ne hikmetse FETÖ’cülerin, örgütün en önemli haberleşme sistemi diye itiraf ettiği ‘ankesörlü hat’ konusunda yüksek yargı bir türlü karar veremiyor.

Bu arada FETÖ’cüler tıpkı ByLock, tıpkı KHK’da olduğu gibi ankesörlü hat ile haberleşmenin suç olmadığına dair kampanya yapıyor. Kimbilir, belki de FETÖ mensuplarının kabul ettiği bu yöntem hakkında bir başka siyasetçi de “ankesörlü hat soruşturmaları faciadır” diyerek buna sözcülük yapacaktır.

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// FETÖ itirafçısı : “FETÖ üyeleri istihbarat bilgilerini yurt dışına Atatürk Havalimanı’ndan çıkarıyordu”


FETÖ itirafçısı : “FETÖ üyeleri istihbarat bilgilerini yurt dışına Atatürk Havalimanı’ndan çıkarıyordu”

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasında (FETÖ-PDY) 2006-2010 yıllarında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Büro Amirliğinde görev yapan polis memuru, "FETÖ üyeleri istihbarat bilgilerini Atatürk Havalimanı’ndan kitap içerisinde kriptolu bir şekilde çıkarıyorlardı" dedi.

Bugün Yozgat’ta hakim karşısına çıkan FETÖ itirafçısı A.İ.Y., FETÖ üyelerinin istihbarat bilgilerini yurt dışına Atatürk Havalimanı’ndan çıkardığını vurgulayarak, "FETÖ üyeleri istihbarat bilgilerini Atatürk Havalimanına getirirdi. Bilgileri havalimanına girişte üzeri aranmayan FETÖ üyesi, hakim, savcı, emniyet müdürü gibi kişiler tarafından getirilir bana verilirdi. Ben de onu alacak kişiye ulaştırırdım" dedi.

‘Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan Yozgat Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanan A.İ.Y., kendisinin devlet eliyle FETÖ tarafından eğitildiğini ve kullanıldığını ifade etti. FETÖ’nün kendisini kurye olarak kullandığını ve FETÖ’nün bütün gizli işlerini İstanbul ve Sivas Cumhuriyet Başsavcılıklarına verdiği ifadede anlattığını aktardı.

İstihbarat bilgilerinin kriptolu geldiğini anlatan A.İ.Y., "Bilgiler normal bir kitapta gelir, kitabın kaçıncı sayfasında kaçıncı satırı ve kelimesi olduğu kriptoloji sistemi ile belirlenir ve ona göre çözümlenir. Bilgi alışverişleri havalimanında kameranın görmediği kör noktalarda yapılırdı" diye konuştu. 2008 yılından itibaren kendisine gelen bilgileri kopyaladığını vurgulayarak, "Ben de bu bilgileri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 88 sayfalık ifademde ve daha sonra Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 38 sayfalık ifademde belirttim. Bu yapıdan ayrıldıktan sonra beni evimde elimi bağlayıp 3 gün işkence ettiler. Aracımı kurşunladılar" ifadelerini kullandı.

Sanık olarak yargılandığı davadan beratını isteyen A.İ.Y’nin duruşması tanıkların dinlenmesi için 16 Mayıs Perşembe gününe ertelendi.

SİYASİ DOSYA : AKP Çankırı Milletvekili Salim Çivitçioğlu’nun “FETÖ şüphelisi” ve “FETÖ itirafçısı” olduğu ortaya çıktı


AKP Çankırı Milletvekili Salim Çivitçioğlu’nun “FETÖ şüphelisi” ve “FETÖ itirafçısı” olduğu ortaya çıktı

AKP Çankırı Milletvekili Salim Çivitçioğlu’nun “FETÖ şüphelisi” ve “FETÖ itirafçısı” olduğu ortaya çıktı.

AKP’li vekil Salim Çivitçioğlu’nun Çankırı Emniyeti tarafından 4 Eylül 2016 tarihinde “şüpheli” olarak ifadesi alındı.

Polislerin “etkin pişmanlıktan” yararlanmak isteyip istemediğini sorduğu AKP’li vekil Çivitçioğlu, “Ben örgüt üyesi değilim. Bu kapsamda olduğumu düşünmüyorum. Bu konuda bildiklerimin hepsini samimim olarak anlatmak istiyorum. Bu hususlar etkin pişmanlık oalrak kabul edilecekse buna rızam vardır” diye yanıt verdi.

ODATV’de yer alan habere göre, dershanelerin kapatılması sürecinde Muzaffer Vural, Levent Tuna ve Mükremin İçer’in AKP İl Başkanlığı’na geldiğini ifade eden AKP’li vekil Çivitçioğlu, “Ne il başkanlığım döneminde ne de sonrasında bu yapı ile hiçbir bağım olmamıştır” dedi.

AKP’li vekil Çivitçioğlu, “Siz Kasım Akçakaya’yı telefonla arayarak arsa konusuyla ilgili ‘İdris Şahin Bey de yanımda bu arsadan çekileceksin, cemaat bu arsaya yurt yapacak biz bunlarla baş edemeyiz’ dediniz mi?” sorusuna “Kasım Akçakaya ile böyle bir konuşma yapmadım” deyip konunun kendisini ilgilendirmediği şeklinde yanıt verdi.

İşte o belgeler:

İYİ Parti Çankırı İl Başkanı Çetin Kapdan ise AKP Çankırı yöneticilerinin FETÖ ilişkilerine dair şunları söylemişti:

“Çankırı Adalet ve Kalkınma Partisi 24. Milletvekili İdris Şahin FETÖ davasından direkt yargılandı. Milletvekili adayı Salim Çivitcioğlu FETÖ’den savcılık soruşturması geçirmiş bir isim. Yine milletvekilliği için Belediye Başkanlığından istifa eden İrfan Dinç FETÖ’den yargılanan Çankırılı isimlerin yüzde doksanının ifade tutanaklarında adı geçen biri. Demek istediğim açıkça şu eğer şayet Fetullahçı terör örgütü ile doğrudan ilişkilendirilecek bir siyasi parti varsa o doğrudan doğruya Adalet ve Kalkınma Partisidir.”

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : FETÖ elebaşından itirafçı olan örgütçülere tehdit !


FETÖ elebaşından itirafçı olan örgütçülere tehdit !

Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik tüm illerde etkili bir şekilde yürütülen soruşturmalar kapsamında itirafçı sayısının bir bir artması ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan örgüt elebaşı Fetullah Gülen’i telaşlandırdı.

Örgüt lideri, tarihin en karanlık terör örgütlerinden biri olan DEAŞ’ın tekfir (kâfir sayma) konseptinin bir adım ötesine geçerek FETÖ itirafçılarının dinden çıkacağını, ‘kâfir ve cehennemlik’ olacağını söyledi. SABAH’ın güvenilir istihbarat kaynaklarından aldığı bilgilere göre Gülen, son zamanlarda itirafçı olarak kozmik bilgileri açıklayan örgüt elemanlarını, özellikle de mahrem imamlar ve asker FETÖ’cüleri susturmak için cezaevlerine gizli mesajlar göndermeye başladı. Gülen’in, itirafçı olanların dinden çıkacağını, etkin pişmanlıktan yararlananların ‘kâfir’ olacağını söylediği bir talimatın tüm cezaevlerine kriptolu hatlar üzerinden yönlendirildiği öğrenildi.

İTİRAFÇI SAYISI FETO’YU ÜRKÜTTÜ!

Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik tüm illerde etkili bir şekilde yürütülen soruşturmalar kapsamında itirafçı sayısının artması ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan örgüt elebaşı Fetullah Gülen’i telaşlandırdı.

Örgüt lideri, tarihin en karanlık terör örgütlerinden biri olan DEAŞ’ın tekfir (kâfir sayma) konseptinin bir adım ötesine geçerek FETÖ itirafçılarının dinden çıkacağını, kâfir ve cehennemlik olacağını söyledi.

CEZAEVİNLERİNE MESAJ GÖNDERDİ

SABAH Özel İstihbarat Bölümü’nün güvenilir istihbarat kaynaklarından aldığı bilgilere göre Fetullah Gülen, son zamanlarda itirafçı olarak kozmik bilgileri açıklayan örgüt elemanlarını, özellikle de mahrem imamlar ve asker FETÖ’cüleri susturmak için cezaevlerine gizli mesajlar göndermeye başladı.

‘DİNDEN ÇIKAR, KÂFİR OLUR!!!’

Gülen’in, itirafçı olanların dinden çıkacağını, etkin pişmanlıktan yararlananların ‘kâfir’ olacağını söylediği bir gizli talimatın örgüt üyelerine yönlendirildiği öğrenildi. Ulaştığımız bilgilere göre Gülen, bu talimatı tüm cezaevlerine kriptolu hatlar üzerinden gönderdi. İstihbarat birimleri bu bilgiye ulaşır ulaşmaz kriptolu hatlar üzerinden yapılan mesajlaşmaları derinlemesine araştırmaya başladı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün liderinin bu şekilde itirafçılarını dinden aforoz etme girişimi daha önce DEAŞ dâhil hiçbir örgüt tarafından kullanılmamış bir yöntem. Gülen’in bu şekilde DEAŞ’ı bile geride bırakarak şirk koştuğu belirtiliyor.

LATİF ERDOĞAN: "GÜLEN’İN KENDİSİ MÜSLÜMAN MI Kİ?"

Örgüt liderini en yakından tanıyan isimlerden gazeteci-yazar Latif Erdoğan konuyla ilgili olarak SABAH’a önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Evvela Gülen’in kim olduğunu tespit edelim. Bu yaptıklarıyla, bugüne kadar gösterdiği zalimliklerle, ülkeye yaptığı zararlarla baktığımız zaman bir kere bu Müslüman değildir. Gülen İslam adına konuşamaz. Onun İslam adına konuşma hakkı yok. Şirk koşan biridir" dedi. Latif Erdoğan şunları söyledi:

"Gülen burada örgüt elemanlarını ahiretle, Allah ile korkutarak örgütte kalmalarını temin etmek istiyor. Hâlbuki onlardan bazıları 15 Temmuz’un yaşanacağını bile bile dâhil olmazlardı bu işe… O açıdan bir kısmı vicdanen şu anda rahatsızlar. Kimileri itiraf ediyor, kimileri de bekliyor. Belki itiraf edecekleri günleri bekliyorlar.

Gülen’in kendisi bu çözülmeyi önlemek için de o dünya hayatını ahirete satın alıyor. Dünyada onları o şekilde kullanabilmek için ahiret hesabına onları kullanmak istiyor. Fakat bunların o insanlarda tesir meydana getireceğine inanmıyorum ben. Yaşayarak görüyorlar, çünkü vicdanın sesi hepsinden üstün gelecek, yüksek gelecek. O açıdan da bu bir mana ifade etmez."

‘PANİK YAPIYORLAR, ÇÜNKÜ SIRLAR ÇÖZÜLÜYOR’

Örgütün sırları ortaya döküldükçe Fetullah Gülen’in panik yaptığını ve bu tür ifadeler kullanmaya başladığı söyleyen Latif Erdoğan, FETÖ elebaşının geçmişte de en yakınlarına "Benden ayrılırsanız cehennemi boylarsınız" türünden ifadeleri çok kullandığı bilgisini de verdi. Erdoğan şöyle dedi:

"Örgütle ilgili bilgiler ortaya döküldükçe panik yapıyor kendi kendine. Tabii artık yavaş yavaş sırlar çözülüyor. Çözüldükçe de itibarı kalkıyor. Önceden kâfir tabirini telaffuz edemezdi, eskiden çeşitli tehditlerle korkuttuğu olmuştur. Mesela en yakınlarına ‘Benden ayrılırsanız cehennemi boylarsınız’ gibi ifadeler kullanırdı. Kullanmıştır da, bizim yanımızda da kullanmıştır. Kâfir olursunuz sözünü o zamanlar kullanması mümkün değildi. Ama şimdi telaş içinde bunu da yapıyor.

Artık herkes düne kadar bilmediği örgüt sırlarını bugün öğrenmiş durumda. Gülen baştan beri bir proje insanıdır. Gülen tamamen bir CIA projesidir. Bilhassa 1966’dan sonra tamamen onların eline geçmiştir ve bu insanın İslam derdi ile hiçbir alakası da yoktur."

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// FETÖ İtirafçısı : Mahrem imam CİRİT füzesiyle ilgili bilgi istedi


FETÖ İtirafçısı : Mahrem imam CİRİT füzesiyle ilgili bilgi istedi

Türkiye’de casusluk örgütü gibi faaliyet gösteren FETÖ, yerli silahlarla ilgili de düzenli raporlar tuttuğu ortaya çıktı. ASELSAN soruşturmasında itirafçı 23 mühendisten biri, mahrem imamın CİRİT füzesiyle ilgili de bilgi istediğini söyledi. Lazer güdümlü CİRİT, terörle mücadelede etkin kullanılan silahlardan biri olarak biliniyor.

Türkiye’nin savunma sanayindeki milli projelerde görev alan FETÖ’cü 23 mühendis itirafçı oldu. FETÖ’nün takibinde olduğu projelerde görevli mühendislerle birebir görüştüğünü belirten şüpheliler, son dönemde teröre indirilen darbede büyük payı olan lazer güdümlü CİRİT Füzesi başta olmak üzere birçok kritik projeyle ilgili sorumlu mahrem imamların bilgi aldığını anlattı.

Yerli savunma sistemlerini dışa bağımlıktan kurtarmanın ve millileştirilmesinin önünde en büyük engellerden birisi olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), ASELSAN başta olmak üzere birçok milli projeye imza atan savunma sanayi kurumundan temizlendi. Ancak hala görevlerine devam eden ve deşifre edilmemiş örgüt üyeleri ile mahrem imamların tespitine yönelik çalışmalar sürüyor.

MİT VE EMNİYET ORTAK ÇALIŞTI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında söz konusu çalışmayı ise Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Ankara Mali Mücadele Şube Müdürlüğü yürütüyor. İstihbari ve HTS analiz çalışması sonucunda, örgütün ASELSAN yapılanmasında görevli imam pozisyonundaki 22 kişinin operasyonel hat kullandığı anlaşıldı. Ayrıca mahrem imamların, kritik görevlerde bulunan mühendislerle örgütün TSK başta olmak üzere mahrem yapılanmada kullandığı ankesörlü telefonlardan haberleştiği belirlendi.

ASELSAN’DAN ÇIKTI

MİT ve Mali Şube Müdürlüğü’nün çalışmasının ardından son olarak 14 Aralık’ta operasyon düğmesine basılmıştı. Savcılığın gözaltı kararı verdiği 48 şüpheliden 13’ünün mahrem imam olduğu öğrenildi. Ayrıca 23 şüphelinin aktif ASELSAN çalışanı olduğu, 12’sinin ise darbe girişiminin ardından ihraç edildiği belirtildi. Düzenlenen operasyonda şüphelilerden 34’ü gözaltına alınırken, 11’nin ise yurt dışına kaçtığı tespit edildi. Emniyetin 3 şüpheliyi yakalama çalışmaları da devam ediyor.

CİRİT FÜZESİNİ SORMUŞLAR

İtirafçılar, Türkiye’nin milli imkanlarla ürettiği projeleri hedef alan FETÖ imamlarının projeler ile kurum çalışanlarıyla ilgili bilgi aldığını belirtti. Ayrıca itirafçılar, mahrem imamların söz konusu bilgileri flaş belleğe depoladığı ve daha sonra bu flaş belleği üst konumda bulunan imama teslim ettiğini aktardı. İtirafçı bir mühendisin, mahrem imamın bilgi istediği projelerden birisinin lazer güdümlü CİRİT Füzesi olduğunu söyledi. CİRİT Füzesi halihazırda PKK’ya yönelik operasyonların yanı sıra Afrin’deki terör hedeflerine yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nda da kullanılmıştı. Bu da terör örgütü FETÖ’nün 8 kilometre menzilli CİRİT Füzesi’ni neden hedef aldığını ortaya koyuyor.

Dünyada benzeri yok!

Lazer güdümlü CİRİT, terörle mücadelede etkin kullanılan silahlardan biri olarak biliniyor. Taarruz helikopterlerinden hafif zırhlı/zırhsız, sabit ve hareketli hedeflere karsı kullanılan yüksek hassasiyetli CİRİT Füzesi, 8 kilometre ile sınıfının en uzun menzilli füzesi olarak kullanılıyor. CİRİT, ROKETSAN tarafından geliştirilmiş olan standart CİRİT POD’undan ve Akıllı POD’dan atılabiliyor. Akıllı POD, sahip olduğu platform ile iki yönlü veri iletişimi ve envanter bilgisi sağlama özellikleri ile CİRİT füzesinin etkinliğini artırıyor. Ayrıca CİRİT füzesi çok maksatlı (zırh delici, antipersonel ve yangın çıkarıcı) harp başlığı ile birlikte yüksek infilaklı harp başlığı opsiyonlarına sahip. Milli Atak Helikopterinin (T-129) resmi füze sistemi olarak tanımlanan CİRİT sistemi İHA, helikopter, kara aracı gibi çeşitli platformlara entegre edilebiliyor. CİRİT’in ilk testleri Atmaca ve Bora’da da olduğu gibi Sinop’ta yapılmıştı.

23’ü itirafçı oldu

Emniyetteki işlemleri devam eden 34 şüpheliden 23’ü etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirterek itirafçı oldu ve önemli bilgiler verdi. Buna göre, itirafçı mühendisler, örgüt için önemli olan ve kritik projelerde görev alan mühendislerle birebir görüşme ve sohbet yapıldığını anlattı. Bazı itirafçıların ifadesinde, 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından FETÖ’den ayrılmaya çalıştıklarını ancak örgütün tehditleriyle karşılaştıklarını anlattı. Bu itirafçılar, FETÖ’cü mahrem imamların, “Yönetimi tekrar biz ele geçireceğiz. Bizden ayrılırsanız zamanı geldiğinde sizden ve ailenizden hesabını sorarız” dediğini söyledi.

Proje heyeti oluşturmuşlar

Alınan ifadeler ve yapılan soruşturma kapsamında, FETÖ’nün, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan sorumlu bir heyet görevlendirdiği ortaya çıkarıldı. Bu heyete bağlı olarak milli projeleri takip etmekle görevli ‘takipçi’nin olduğu ve bu takipçilerden ikisinin de mahrem imam olduğu tespit edildi.

PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI : Bin 150 kadın itirafçıdan PKK’nın tecavüz ve infazları


Bin 150 kadın itirafçıdan PKK’nın tecavüz ve infazları

3 yılda 967’si örgütten kaçarak teslim olan 183’ü sağ veya yaralı olarak yakalanan bin 150 kadın terörist istihbarat birimlerine PKK terör örgütünün dağda uyguladığı iğrenç düzeni anlattı

İstihbarat birimleri son 3 yılda örgütten kaçarak teslim olan, operasyonlarda sağ ya da yaralı olarak yakalanan toplam bin 150 kadın teröristle yapılan görüşmeler sonrası rapor hazırladı. Raporda örgütün kadınları nasıl kullandığı, infaz ve intiharlar yer aldı.

TEK TEK GÖRÜŞÜP, RAPOR HAZIRLADILAR

Tamamı kadın 6 kişilik ekip 200 günlük çalışma sonunda, 3 yılda 967’si örgütten kaçarak teslim olan 183’ü operasyonlarda sağ/yaralı olarak yakalanan bin 150 itirafçı terörist ve aileleriyle tek tek görüştü. SABAH’ın ulaştığı rapordaki ifadeler kan donduran cinsten;
Rojin Besta (Batman): Benden 11 yaş büyük biriyle evlenip 4 çocuğa anne olunca dağı kurtuluş görmüştüm. 5’inci gün tecavüze uğradım. Teslim olan bir arkadaşın anlattıklarından etkilenip döndüm.
Beritan Amed (Muş): Kandil’e ayak bastığımın ikinci gecesi tecavüze uğradım. Sabahleyin sorumluya söyledim. ‘Gel bana anlat’ olayı diyerek götürdüğü kendi sığınağında o da bana tecavüz etti.
Gabar Rojbin (Bitlis): Üvey ana şiddetinden kaçıp PKK‘ya katıldım. 5 yılda tecavüze karşı çıkan 11 kadının intiharına ve 8 kadının infazına şahit oldum.
Rozerin Batman (Diyarbakır): Vücudumda gördüğüm işkence ve tecavüzün izleri var.
Sara Kanireş (Mardin): PKK’nın askeri kadın kolu YJA-Star’ın başı Hülya Eroğlu’na ‘Bizi seks kölesi gibi kullanıyorlar" dedim. ‘Hepimiz bu yollardan geçtik’ dedi.
Berjin Amara (Şırnak): Kandil’de işkenceye karşı çıkan Mersinli Meryem ve Maraşlı Zöhre aynı gün kurşuna dizildi.
Beritan Sterk (Şanlıurfa): Kandil’de Duran Kalkan‘ın tecavüzüne uğradım.
Dilovan Amara (Ağrı): Örgütte tecavüz edenler hiç cezalandırılmadı.
Yüzde 79’u 15-22 yaş grubunda

İSTİHBARAT BİRİMLERİ RAPORUNDAKİ İSTATİSTİKLER;

PKK’ya katılan kadınların yüzde 79’u 15-22 yaş grubunda, bu kadınların yüzde 55’i 15-18 yaşında kandırılmak veya kaçırılmak suretiyle dağa çıkarıldı.
Dağa çıkan kadın teröristlerin yüzde 5’i üniversite, yüzde 13’ü lise, yüzde 59’u ortaokul veya ilkokul mezunu. Yüzde 11’i ise sadece okuma yazma biliyor, Yüzde 12’si ise okuma yazma bilmiyor.
Örgütün kandırıp ya da kaçırarak dağa çıkardığı kadınların yüzde 90’ı yaşına bakılmaksızın ilk 30 gün içinde tecavüze uğruyor.
Örgüt yöneticileri kadınları, erkek teröristleri eylemlere motive etmede eşya gibi kullanıyor.

İSTİHBARAT DOSYASI : FETÖ itirafçısının verdiği belgede inanılmaz ayrıntı


FETÖ itirafçısının verdiği belgede inanılmaz ayrıntı

FETÖ soruşturması kapsamında örgüt sorumlusu olan bir itirafçının verdiği kozmik belgede örgütün istihbarata karşı korunma tedbirlerinin detayları hayrete düşürdü.

FETÖ soruşturması kapsamında örgüt sorumlusu olan bir itirafçının verdiği kozmik belgede örgütün istihbarata karşı korunma tedbirlerinin detayları hayrete düşürdü. FETÖ’cülerin istihbarat ve güvenlik güçlerine karşı nasıl eğitim aldıkları kozmik belgede tek tek ortaya çıktı.

İtirafçı olan bir Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) sorumlusunun teslim ettiği kozmik belgede, örgüt üyelerine anlatılan teknik takipten korunma tedbirleri yer alıyor. Belge, örgüt mensuplarına, karşı istihbarat konusunda verilen eğitimleri de içeriyor.

Sivil mahrem imamların devlet düşmanı faaliyetleri yürütürken nasıl önlemler aldığını gözler önüne seren ve bir tür gizlilik yönergesi olan belge ‘tedbir komisyonu için’ başlığını taşıyor. Sabah’ta yer alan habere göre; Belgede öne çıkan detaylar şöyle:

FETÖ’nün mahrem imamları ‘gaybubet evi’ denilen, hücre evlerinde 5 kişiyi geçmeyecek şekilde buluşuyor. Bu evlerde gizlice ‘iletişim gizliliği’ konusunda seminerler verildiği belgeden anlaşılıyor.

GİZLİ SERVİSLER TARAFINDAN UYGULANAN PROTOKOLLER DEVREDE

Örgütün arşivinin bir kısmını saklayan üst düzey bir sorumludan ele geçirilen belgede, FETÖ’nün, kendisine karşı yürütülen operasyonlara ve teknik takibe yakalanmamak için aldığı tedbirler yer alıyor. Buna göre mahrem imamlara, devletin istihbarat görevlilerinin sahada uyguladığı istihbarata karşı koyma tedbirlerini aşma eğitimi veriliyor. Örgüt gizli servisler tarafından uygulanan protokolleri devreye sokuyor.

HER ADIM İÇİN AYRI TEDBİR

FETÖ, ‘Karşı Casusluk Faaliyetleri’ ve ‘Bilgi Güvenliği’ konulu seminerleriyle örgüt üyelerini şu başlıklar altında yeraltında eğitmiş: Genel kurallar, internet kullanımı, bilgi güvenliği, şifre yönetimi, telefon güvenliği, iletişim programları, toplantı güvenliği, ev ve araç güvenliği, misafirhaneler, şirket temin, öğretmenler ve öğrenciler.

FİZİKİ TAKİP TEDBİRLERİ

Belgede dikkat çeken konulardan biri de WhatsApp gibi uygulamalardan yapılan yazışmalarla ilgili… FETÖ’nün bilişim uzmanlarına göre WhatsApp gibi uygulamalar da izlendiği için buralardan örgütsel açıdan mahrem değil, gündelik yazışmaların yapılması talimatı veriliyor.

USB’LERİ İMHA EDİN

Belgede, arızalan USB’lerin tamire götürülmemesi ve imha edilmesi talimatı veriliyor. Belgede çalınma ihtimaline karşı da bilgisayarlarını aracın ön ya da arka koltuğuna koymamaları uyarısı yapılıyor.

MEKANIN ÖNÜ ALAKASIZ PLAKALARLA DOLU OLMAMALI

Belgede yine fiziki takip ihtimaline karşı örgüt üyelerinin hangi yollarla seyahat edeceği de talimatlandırılmış. Buna göre havalimanından gelen misafirler havaalanından değil daha merkezi noktalardan alınıyor. Belgede fiziki takibe karşı da şu uyarılarda bulunuluyor: "Takip altında olan abilerimizin toplantılara gelişleri, toplantı başladıktan 1.5-2 saat sonra, çıkışları da en az 1 saat önce olmalı. Toplantı mekânlarına imkân dâhilinde arabalarla gelmemeli. En az 500 metre uzaklığa park edilip yürümeli. Toplantı mekânı önü alakasız kişilerin bir arada olduğu arabalara ait plakalar ile dolu olmamalı."

HİZBULLAH ÖRGÜTÜ DOSYASI : MUHALİF SİTE HİZBULLAH FAALİYETİNİ HABER YAPTI /// Jitem ve Hizbullah İtirafçısı, 90’lı Yıllarda Yaptıklarını Anlattı !


jitem ve Hizbullah İtirafçısı, 90’lı Yıllarda Yaptıklarını Anlattı !

Türkiye’de 1990’lı yıllar, ülke tarihine en karanlık dönem olarak geçti. Uzun yıllar Hizbullah içerisinde faaliyet gösteren ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi o dönemde yaşananları Dihaber’e anlattı.

Gazete EmekTürkiye‘de 1990’lı yıllar, ülke tarihine en karanlık dönem olarak geçti. Özelikle Kürt Gazeteci Musa Anter‘in üzerinden 20 geçse de en çok tartışılan faili meçhul cinayet olarak kaldı. Uzun yıllar Hizbullah içerisinde faaliyet gösteren ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi o dönemde yaşananları Dihaber’e anlattı.

Uzun zamandır konuşmak istediğini, ancak bir türlü bu iradeyi kendinde yaratamadığını söyleyen Hizbullah itirafçısı, söz konusu örgütün oluşum sürecinin amacını, kimlerin bu örgütten faydalandığını, kimi eylemlerini ve şu anki durumunu paylaştı. İşte o röportaj:

Hizbullah içerisinde hem askeri hem de istihbarat çalışmalarında en aktif düzeyde yer aldığını belirten itirafçı, “JİTEM kurucusu Arif Doğan’ın ‘Hizbullah’ı, PKK’ye karşı biz kurduk’ söylemi doğrudur. JİTEM’in yurtsever Kürt halkına karşı işlemiş olduğu kontra cinayetleri, sırf ondan aldığımız büyük destek nedeniyle, Hizbullah adına biz üstlenmek zorunda kalıyorduk. Hatta Musa Anter’i, biz öldürecektik ama son anda çıkan bir aksilikten dolayı, biz değil JİTEM yaptı. Zaten bu yaptıklarımızdan dolayı, bölge halkı tarafından deşifre olduktan sonra bize ‘Hizbi-kontra’ denmeye başlandı” dedi.

Polis’in bana gösterdikleri karşısında şok oldum

1999’da yılında İstanbul’da bir villada polisle girdiği bir çatışmada ölen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun karanlık bir geçmişinin olduğunu ve devletle çalıştığını sonradan anladığını belirten itirafçı, şunları söyledi: “Ben gözaltına alınıp sorguya çekildiğimde direniyordum, hiçbir şey konuşmuyordum. Bana işkence yapan polisler ‘Sana bir şey göstereceğiz, onu gördükten sonra ne için, kim için direndiğini de görmüş olursun. Artık konuşur musun, konuşmaz mısın kararını verirsin’ dediler. Gözaltı ve sorgu merkezinin bir üst katında beni bir kapının önünde geçirdiler. Kapı aralanmıştı. Muhtemelen içeridekileri göreyim diye bana işkence yapanlar kapıyı aralıklı bırakmışlardı. O kapıya göz ucuyla bakmamı istediler benden. Ben de baktım ve gördüklerim karşısında şoka uğradım. Edip Gümüş (Hizbullah’ın yöneticilerinden ve müebbet ile yargılandığı halde AKP hükümeti tarafından çıkarılan yasa ile 4 Ocak 2011’de tahliye edildi. Hizbullah’ın şimdiki lideri) ve Cemal Tutar (Hizbullah’ın lider kadrosundan ve Edip Gümüş ile birlikte tahliye edildi) emniyet müdürü ile birlikte deri koltuklar üzerine oturmuş, tatlılar yiyip kola içiyorlar, gülerek muhabbet ediyorlardı. Üyesi olduğum örgütün lider kadrosu ben işkencedeyken, bana işkence yapanlarla gülüp sohbet ediyorlardı. Bu nedenle ciddi bir kırılma yaşadım. Ben de bu görüntüden sonra ne biliyorsam polise hepsini anlattım. Daha sonra da JİTEM ile çalışmam için polis beni ikna etti. Kabul ettim. Artık resmen JİTEM elemanıydım.

Hüda-Par iddiaları

Şu an Hüda-Par’ın Genel Başkan Yardımcısı M.A.D.’nin (itirafçı söz konusu kişinin açık kimliği ve görevini paylaşıyor) eski bir Hizbullah militanı olduğu bilinmektedir. Kendisi Batman’ın Kozluk ilçesindendir. 90’lı yıllardan beridir böylesi örgütlenme ve çalışmalarda yer alan biridir. En son İstanbul’da Yahudilerin ibadet mekanları olan Sinagoglara 15 Kasım 2003 tarihinde iki ayrı saldırı gerçekleştirmişti. Bu nedenle aranıyordu. Uzun süre önce yurt içinde daha sonra yurt dışında gizlendi. Sinagoglara yaptığı bu saldırılardan dolayı İsrail İstihbarat Örgütü MOSSAD’ın hedefi ve takibindeydi. Bu zaman zarfında Duyar ortalıkta hiç görünmedi. AKP’nin İsrail ile AKP’nin bölgede PKK ve Kürtlere karşı askeri-siyasi mücadelesinde etkin bir aktördür.

Devlet PKK’ye karşı Hüda-Par’ı çıkardı

Bölgede PKK’nin yükselişini engelleyip sınırlandırmak isteyen devlet, bugün tekrardan Hüda-Par’a ihtiyaç duyarak 90’larda olduğu gibi Hizbi-kontrayı sivil paramiliter güç olarak hazırlamaya çalışmaktadır. Gerek maddi gerekse askeri mühimmat bakımından finanse edilmektedir. Hizbullah, özellikle Amed (Diyarbakır) merkezli olarak silahlı ve teorik eğitimler almaktadır. Bu eğitimleri de bizzat hükümet organize etmektedir. Tayyip Erdoğan’ın bu konuyla ilgili görevlendirdiği kurmayı ise Süleyman Soylu’dur. Daha önce de AKP adına Bülent Arınç Amed’e gelerek Hüda-Par ile görüşmeler yapmış ve bu görüşmelerden sonra Hüda-Parlılar Kürt halkına saldırmıştır.

Tayyip Erdoğan referandumdan sonra Hüda-Par’a teşekkür ederek ortaklıklarını itiraf etmişti zaten. Ayrıca AKP’nin TRT 6, Kanal A Haber ve TRT’nin diğer kanallarındaki programları Hüda-Par ile birlikte düzenleyip, denetlemesi aralarındaki ilişkinin hangi düzeyde olduğunun açık bir kanıtıdır

Bugün de aynı durum söz konusu. Hatta Hizbullah-Hüda-Par tamamen devlet-hükümet tarafından kontrol altına alınmış. Kürt topraklarında Hizbullah’ın örgütlenmesi AKP tarafından sağlanıyor. Tayyip Erdoğan’ın bu örgütle olan ilişkisi geçmişe dayanıyor. Bugün Hüda-Par ile kurulan siyasi ittifaklar da bu ilişkinin somut halidir. Ayrıca AKP-Erdoğan’nın IŞİD, El-Nusra gibi örgütlerle de ilişkisi tüm dünya tarafından açık bir şekilde deşifre olmuştur. O yüzden AKP, Hizbullah gibi bir örgüte yeniden ihtiyaç duymuştur” dedi.

Önceden Hizbullah ve JİTEM gibi katliamcı yapılarla hareket ettiğim için çok pişmanım. Keşke daha başından bu işlere kalkışmasaydım. Kürt halkımıza ve tüm topluma karşı işlediğim suçlardan utanıyorum. Allah hiç kimseyi bu örgütlerin içine bulaştırmasın. Bunların hepsinin önceliği, Kürt halkını katletmektir. Halkımız ve mütedeyyin insanlar bu katliamcı çete örgütlerine inanmasın ve kanmasınlar. Çünkü bunlar halka zulüm yapan, kan emicileridir. Bunlar bariz Kürt düşmanıdırlar.” diye iddia etti.

Kaynak: 1 Haber Var

KAYNAK : http://www.gazeteemek.com/siyaset/jitem-ve-hizbullah-itirafcisi-90-li-yillarda-yaptiklarini-h744.html

DOLANDIRICILIK DOSYASI : Çiftlik Bank yazılımcısı itirafçı oldu


Çiftlik Bank vurgunun ardından firar eden Mehmet Aydın’ın karakutusu yazılımcı gözaltına alınmasıyla itirafçı oldu.

Çiftlik Bank vurgununda ismi şirketin firari CEO’su Mehmet Aydın ile anılan bilgisayar yazılımcısı Cudi Cumhur Yurdakul (29), ‘etkin pişmanlık’tan faydalanmak için Aydın’ın tüm kirli işlerini açıkladı.

Muş nüfusuna kayıtlı olan Cudi Cumhur Yurdakul, 1989 yılında İstanbul’da doğdu. 2009’da Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nde 2 yıllık İşletme Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 7 ayrı yazılım şirketinde çalışıp kendisini geliştirdi. Açıköğretim’e girerek eğitimini 4 yıla tamamladı. Genç yaşta evlenip bir de çocuk sahibi oldu.

Habertürk’ten Nihat Uludağ’ın haberine göre; Çiftlik Bank’ın CEO’su Mehmet Aydın ile 25 Aralık 2016’da tanışan Yurdakul’un yazılım bilgisi Aydın’ı çok etkiledi ve ona iş teklifinde bulundu. Bu tanışma, Çiftlik Bank’ın faaliyete geçmesinden yalnızca birkaç ay sonra gerçekleşti. Yurdakul, 1 Ocak 2017’de Çiftlik Bank’ta yazılım geliştirme uzmanı olarak 2 bin 500 TL maaşla işe başladı. Çiftlik Bank’taki bazı açıkları kapatarak yazılımı geliştirdi. Maaşı kısa sürede 15 bin TL’ye çıktı. Çiftlik Bank’ın başka bir yazılımcısının 2 milyon TL’yi kendi hesabına aktardığını tespit etti. Bu yazılımcı, Aydın tarafından işten çıkarıldı. Yurdakul, bir süre sonra Çiftlik Bank’tan ayrılıp kendi yazılım şirketini kurdu. Ancak Mehmet Aydın, taşeron olarak Çiftlik Bank’ın yazılım işini yürütmesini teklif etti. O da kabul etti.

‘AÇIĞI BITCOIN İLE AÇIKLADI’

Yurdakul, Aydın’ın paraları ne şekilde yurtdışına çıkardığı konusunda ise polise şu bilgileri verdi: “Kuzey Kıbrıs’ta bulunan şirketinin üzerinden yapmış olabilir. Paralar Kuzey Kıbrıs ve daha sonra başka ülkelere gönderilmiş olabilir.”

Çiftlik Bank’taki yolsuzluk iddialarıyla ilgili olaraksa Yurdakul, “Müfettişler, Çiftlik Bank’ta 322 milyon TL’lik açık tespit etti. Bunun üzerine Mehmet Aydın ve ekibi bu açığı Bitcoin cihazları ve ‘Bitcoin aldık’ diyerek kapatma gayretine girdi. Bitcoin’deki para trafiğinin izi sürülemediği için bu yöntemi kullandıklarını düşünüyorum” dedi.

ARJANTİN, URUGUAY

Bitcoin sistemini Arjantin’de de kurmak istediklerini söyleyen Yurdakul, 2017 Temmuz ayında Mehmet Aydın ile Arjantin’e gittikleri bilgisini de verdi. Yurdakul, neden başarısız olduklarını şöyle anlattı: “Şirket kurup vatandaşlık almayı düşündük. Sistemi buraya entegre edecektik. 5 ay çalıştık ama bürokratik engeller nedeniyle başarılı olamadık. Arjantin’i bırakarak Uruguay’a geçtik.”

Yurdakul’un iddiasına göre, Mehmet Aydın’ın Uruguay’da kullandığı Ferrari, bir arkadaşının üzerine kayıtlı. Aydın, otomobili ve 1.5 milyon TL değerindeki tektaş yüzüğü karısı için aldı, ödemeler Çiftlik Bank’ın Balıkesir Şubesi üzerinden yapıldı.

‘BREZİLYA’DA GÖRÜŞTÜK’

Emniyetteki itiraflarına göre Yurdakul, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Çiftlik Bank ile ilgili yaptığı açıklamanın ardından Şubat 2018’de tek taraflı olarak sözleşmesini feshetti. Çiftlik Bank ve Mehmet Aydın’dan 400 bin TL’lik alacağını tahsil etmek için 2018 Mart ayında Brezilya’ya giderek Aydın ile 2 gün görüştü. Alacaklarını tahsil için Mehmet Aydın’la protokol imzaladı.

Önceki gün çıkarıldığı mahkemede “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumları aracılığıyla dolandırıcılık” ve “tacir ve şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı”ndan tutuklanan Yurdakul’un, Mehmet Aydın’ın şirketlerinin tüm yazılım ve bilişim sistemlerini kurup kontrol eden kişi olduğu, Aydın ile görüşmek ve talimat almak amacıyla 5-8 Mart 2018’de Brezilya’ya gittiği belirtildi. Savcılığın tespitlerine göre Yurdakul, Aydın’dan aldığı talimatlar doğrultusunda suç işlemeye devam etti.

Etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini söyleyerek tüm bildiklerini polise anlatan Yurdakul, Çiftlik Bank’ın tüm kaynak kodlarını da polise verdi. Siber Suçlarla Mücadele polisinin, kaynak kodlardan hareketle Çiftlik Bank’ın tüm para hareketlerini deşifre etmesi bekleniyor.

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : “FETÖ itirafçıları ayrı koğuşa konulsun”


"FETÖ itirafçıları ayrı koğuşa konulsun"

İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Müşir Deliduman, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne verdiği dilekçesinde FETÖ kapsamında cezaevinde tutuklu bulunan ve etkin pişmanlık kapsamında itirafçı olanlar için ayrı koğuş düzenlenmesini talep etti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün 17 Aralık darbe girişiminin ardından, örgütün elebaşısı ve savcıları hakkında ilk suç duyurularından birini yapan avukat Deliduman, bu kez Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yeni bir dilekçe verdi.

Dilekçede, FETÖ‘nün yıllarca insanları dini, milli ve insani duygularını kullanarak, devlet içinde örgüt üyelerini yetiştirdiği ve mevcut devletin anayasal düzenine paralel bir oluşum gösterdiği ifade edildi. Bu yönü ile bilindik tüm terör örgütlerinden farklı yöntemler izleyen FETÖ’nün, özellikle kuvvetli kripto yapılanması ile kalkıştığı birçok faaliyettin açığa çıktığı dile getirildi.

ÖRGÜTÜN YENİ HEDEFİ DAVALAR

15 Temmuz darbe girişimi başarısız olan örgütün şimdi de terör örgütünün teşhirine ve dağılmasına yönelik darbe girişimi sonrası yoğunlaşan yargılamaları hedeflediği vurgulandı. Bu yargılamalar üzerinde çeşitli yöntemler ile baskı oluşturmaya çalışan örgütün, yargılamaları akamete uğramaları için kripto oluşumları ile yoğun çaba sarf ettiği belirtildi.

Örgütün teşhiri ve dağılması için en önemli hukuki müessese olan etkin pişmanlık kapsamında itirafçı olanların hedef alındığı kaydedildi. Dilekçede, korkutma, tehdit, susturma, suikast gibi yöntemlerle itirafçıları hedef alan örgüte yönelik cezaevlerinde de önlem alınması istendi.

ÖRGÜT KONTROL ALTINDA TUTUYOR

İtirafçıların örgütü tedirgin ettiğine dikkat çekilen dilekçede, bu sanıklar için ayrı koğuş düzenlenmesi talebi şöyle dile getirildi: "Özellikle örgütten kopma ve devlette sığınma talebinde bulunanlar için imkân verilmeli ve şartlar hazırlanmalıdır. FETÖ isnadı ile bulunan diğer tutuklulardan başka koğuşa alındıkları zaman örgütün baskısından da kurtulmuş olurlar.

PROFESYONEL PSİKOLOJİK DESTEK VERİLMELİ

Gerek beyin yıkama ve zihin kontrolü kısmen de olsa subliminal mesaj yolu ile örgüt ve elemanları arasında bağın kopmasını istemiyorlar. Çünkü örgütü ayakta tutmaları gerekir. Bu nedenle her üç halde de temas edip tesir etmeleri, ikna etmeleri, eğitim vermeleri ile mümkün olur. Bu bağ ve bağlantıyı kesmek için etkin pişmanlıkta faydalanmak isteyenler için ayrıca profesyonel psikolojik destek verilmesi faydalı olur.

Diğer ve önemli husus ise temas ve tesirlerini kesmek için ayrı koğuşlar düzenlenip oraya nakil işlemleri yapılmalıdır. Türkiye genelinde de etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunan tutuklu sanıkların can ve delil güvenlikleri ayrıca örgütün kısa sürede teşhiri ve dağılması adına ayrı koğuşlara alınmasına dönük planlama yapılmasını ve diğer önlemlerin alınmasını arz ve talep ederiz.

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : FETÖ itirafçısı ‘mahrem’ yapılanmayı anlattı


FETÖ itirafçısı ‘mahrem’ yapılanmayı anlattı

İtirafçı Güner, polis yapılanması kodlamalarında istihbarat şubeye ”İngilzce” Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne ”Organik Kimya”, Terörle Mücadele Şubesine ” Türk Tarih” Özel Harekat şubesine ise ”Beden Eğitimi” kod adlarını verdiklerini söyledi.

Örgüt içerisinde asker kodlamalarını anlatan Güner, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ”Yeşil”, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ”Mavi” Deniz Komutanlığını ise ”Beyaz” olarak tanımadıklarını itiraf etti

Örgütün Emniyet yapılanmasında ”Mahrem” abi olarak görev yaptığını anlatan Güner, polis Akademisinden mezun olan ve ataması İzmir’e yapılan komiserleri Ankara’dan teslim alarak getirdiğini anlattı

Güner, emniyet yapılanması içerisinde bulunan evli polislerden her ay maaşlarından yüzde 5, nişanlı olanlardan yüzde 10, bekarlardan ise yüzde 15 himmet aldıkları da ifade etti.

Örgütün gizli haberleşme programı Byloock’un deşifre olasından sonra Eagle kullandıklarını söyleyen Güner,” Eagle’nin, Facebook, WhatsApp, Gmail ve İnstgram, görünümlü yaklaşık 7 versiyonu vardı. Facebook görünümlü Eagle programını Emniyet Hususilerinin, İnstgram görünümlüsünü Bölge hizmetlerindeki görevliler, Gmail görünümlüsünü ise örgütün diğer hususileri kullanıyordu”

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın terör örgütü FETÖ/PDY üyelerine yönelik yürüttüğü soruşturması kapsamında örgütün gizli haberleşme programı olan Byloock kullandığı için İzmir Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri tarafından gözaltına alınan ve KHK ile kapatılan Gediz Üniversitesinde Fakülte Sekreteri olarak görev yapan Eşref Şahabettin Güner, itirafçı olarak örgütün polis ve askeriye içerisindeki ”Mahrem” yapılanmasını anlattı.

Emniyet teşkilatında şifrleme

Eşref Şahabettin Güner, ifadesinde polis yapılanmasında her şubeye ayrı kod adı verdiklerini belirterek,” İstihbarat Şubeye ”İngilizce”, KOM Şubeye ” Organik Kimya”, Organize Şubeye ”Organik”, Terörle Mücadele Şubesine ” Türk Tarih”, Özel Harekat şubesine”Beden Eğitimi”, Çevik Kuvvet Şubesine ” İlk Yardım”, Asayiş Şubesine ”Ahlak”, Gevenlik Şubeye ”Milli Güvenlik”, Polis merkezlerine ” ETÜT Merkezi”, Eğitim şubeye ”Psikoloji”, Havalimanı Şubesine ” Hayat Bilgisi”, Trafik Şube Müdürlüğü’ne ”Trafik”, Dış ilçeler ” İnkılap Tarihi”, Koruma Şubeye ”Güvenlik”, Olay Yeri İnceleme Şubesine ”Coğrafya”, Kriminal Şubesine ise ”Biyoloji” kod adlarını kullandıklarını anlattı.

TSK’da renk ayrımı

Türk Silahlı Kuvvetlerindeki mahrem yapılanmayı da anlatan Güner, ”Kara Kuvvetleri Komutanlığı ”Yeşil”, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ”Mavi” Deniz Komutanlığını ise ”Beyaz” olarak tanımlanmıştı. Aramızdaki haberleşmede subaylara ”Üst sol” astsubaylara da Alt sol diyorduk. Uzman erbaşların genel adını ”Osman” olarak kullanıyorduk. Aramızdaki haberleşmede Polisleri de Fatih olarak kodlamıştık” dedi.

Komiserlere eğitim veriyordu

Örgütün Emniyet yapılanmasında ”Mahrem” abi olarak görev yaptığını anlatan Güner, Polis Akadmisinden mezun olan ve ataması İzmir’e yapılan komiserleri Ankara’dan teslim aldığını anlattı. Güner,” İzmir’e atanan komiser yardımcılarına mahrem evlerde eğitim veriyorduk. Evli polislerin her ay maaşlarından yüzde 5, nişanlı olanlardan yüzde 10, bekarlardan ise yüzde 15 himmet alıyordu. Bu himmetler örgütün bir Mahrem abisinin üzerine Bank Asya’daki olan hesapta toplanıyordu. Gelen talimatlara göre harcanıyordu” dedi.

Örgüt deşifre olunca şifreler değişti

Emniyet yapılanmasında olduğu gibi ordu içerisindeki yapılanmada benzer genel müdür, müdür, müdür yardımcısı ve öğretmen gibi vasıflara denk gelen husisilerin mevcut olduğunu söyleyen Eyüp Şahabettin Güner,” Önce, albaylara”Sergözcü”, yardımcılarına ”Gözcü” eğitmenlere ise ”Kolcu” deniyordu. Örgüt deşifre olduğunu düşünerek, Sergözcü” yü Başhekim, ”Gözcü”yü doktor, ”Kolcu” yu da öğretmen olarak değiştirdi. Yine ordu yapılanmasında ”Okulcu” olarak adlandırılan bir bölüm vardı. Onu da ”Asistan” olarak yeniden şifreledi. ”Asistan” olarak görev yapan bu kişiler askeri okullardaki bütün öğrencilerin yaptığı bilgi notları veya fişlemelerin toplandığı kişilerdi. Asistan, askeri okuldan mezun olan öğrenciler hakkında okuduğu dönemde arşivlediği bilgileri, öğrencinin göreve başladığı ildeki yeni sorumlusuna zimmet ile teslim ederdi” dedi.

”Yüksek Lisans”

Bölgelerde bulunan askeri birliklerdeki sivil ve sözleşmeli personelleri, ”Yüksek Lisans” olarak kodlanmış birime bağlıydı.Bu birimler okullara değil de bölgelere bağlı olarak çalışırdı. Yani büyük ege bölgesinin yüksek lisansı veya Büyük Marmara bölgesinin yüksek lisansı gibi”

Seyahatlerde Demiryolu’nu kullanın

Örgüt, 17/25 Aralık’tan sonra talimat göndererek seyahatlerde Demiryolu’nun kullanılmasını isteğini ifade eden Güner, şunları söyledi.” Şu anda bile örgüt üyeleri seyahatlerini tespiti daha zor olduğu için demiryolları ile yapıyor. Yakın mesafeli seyahatlerini ise büyük otobüs firmaları yerine ilçe dolmuşlarını kullanıyor” dedi.

Güner, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı terör ve örgütlü suçlar bürosu savcısına terör örgütü FETÖ/PDY’nin Emniyet ve Silahlı kuvvetlerde çoğunluğunun ”Mahrem” abi olarak isimlerini verdiği, 17/25 Aralık’tan sonra yurtdışına kaçan FETÖ/PDY’nin sözde ege bölge imamı Bekiz Baz’ın da bulunduğu örgüt içerisinde gruplardan sorumlu 47’si değişik mesleklerde, 23 öğrenci, 29 öğretmen, 20 polis, 1 memur,1 asker, 2 işadamı, 1 emekli ile 1 esnafın bulunduğu 125 kişi hakkında soruşturma başlatıldı.

Soruşturma kapsamında, bir kısmının 17/25 aralık ile 15 Temmuz’dan sonra yurt dışına kaçtığı, diğerlerinin ise yakalanarak haklarında adli işlem başlatıldığı öğrenildi.