DAĞITIM :
- EGM İSTİHBARAT DAİRESİ BAŞKANLIĞI
- MİT BAŞKANLIĞI
MK-Ultra Projesi Türk Vatandaşlarına mı uygulanıyor ??
Sayın Başkanım;
Öncelikle mektubumuza zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederiz.
TÜRKİYE’de 2000’li yıllardan bu yana belirli yerel ve yabancı istihbarat servisleri tarafından PSİKOTRONİK – ELEKTRO MANYETİK takip cihazları ile vatandaşlara yönelik yasadışı teknik takip yapılmaktadır. Yani daha doğrusu ülkemizde sayıları binleri bulan, yurt dışında ise mağdur olduğunu iddia eden on binlerce yerli ve yabancı vatandaşın iddiası bu yöndedir.
Bu konunun mağduru binlerce kişi var ama ne yazık ki konunun kamuoyunca yeterince bilinmemesi yada komplo teorisi olarak görünmesi nedeniyle şikayetlerini resmi merciler dışında saklama gereği duyuyorlar. Şu anda mağdurlar dernek kurma aşamasına geldiler ve seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Yurt dışında ise on binlerce mağdur var ve bir çok sivil toplum örgütü adı altında haklarını arıyorlar.
Bunlardan birisi de ICAACT ORGANISATION. Web sitesi : http://icaact.org
MK ULTRA konusu bizce çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü sadece ülkemizde bu projenin binlerce mağduru bulunuyor ve maalesef haklarını gerektiği gibi arayamıyorlar. Halbuki başta ABD olmak üzere tüm Batı dünyası bu konuya çok önem veriyor, bu konuda filmler, kitaplar, şarkılar ve klipler yayınlıyorlar.
Örneğin yakın zamanda çevrilen ve meşhur ABD’li aktör DENZEL WASHINGTON’ın oynadığı MANCHURIAN CANDIDATE (Mançurya Kobayı) ve Bruce Willis’in ve Julia Roberts’ın oynadığı CONSPIRACY THEORY (Komplo Teorisi) bunlara verilecek en iyi örneklerdir. Yine 2009 yılında çevrilen GAMER (OYUNCU) filmi örneklerden biridir.
Bu konu artık komplo teorisi olmaktan öteye gitmiştir Batı dünyası ülkeleri için. Çünkü ABD başta olmak üzere tüm dünyada ZİHİN KONTROLÜ yada orijinal adıyla MK ULTRA bir realite halini almıştır.
Örneğin OKLAHOMA BOMBACISI TIMOTHY MCVEIGH’in bir MK ULTRA MAĞDURU olabileceğini düşünür müydünüz ? Bu konuyu ABD BASINI sık sık dile getiriyor.
Yine aynı şekilde geçtiğimiz sene KONGRE ve BEYAZ SARAY’a saldıran Aaron Alexis’in bir MK ULTRA MAĞDURU olabileceğini düşünür müydünüz ?
Bu konuyu da ABD BASINI sık sık dile getiriyor.
Ancak halen maalesef ülkemizde bu projenin mağdurları ile yeterince ilgilenilmiyor. Ne resmi mercilerden yeteri kadar destek görüyorlar, ne kamuoyundan, ne basından, ne de diğer devlet bürokrasisinden. Adeta görünmez bir el mağdurların haklı mücadele sürecinde sürekli engel üzerine engel çıkarmakta. Mağdurlar ve perişan aileleri bu mücadelede yalnız bırakılmışlardır.
Biz YURTSEVER bir grup olarak mağdurlara elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz. Onların bu anlamda seslerini kamuoyuna duyurmaları için sözcülüğünü yapmaya ve ulaşabildiğimiz tüm üst merci ve makam yetkililerine mağduriyetlerini anlatmaya çalışıyoruz ancak ERGENEKON ve BALYOZ DAVA’larının finansörü ve planlayıcısı olan Amerikan Gizli Servisleri’nin (CIA, NSA, PENTAGON) sürekli engellemeleri ile karşılaşıyoruz. Sosyal Medyada bu konuda yapmış olduğumuz tüm duyurular bu servislerin baskısı sonucunda sosyal medya (Twitter, Facebook, WordPress Bloglarımız) hesaplarımızın kapatılması ile engellendi.
Bildiğiniz gibi eski NSA çalışanı ve şu anda zorunlu olarak Rusya’da geçici olarak ikamet eden Edward Snowden’ın İngiliz Guardian Gazetesi’ne sızdırdığı belgelerde de Amerikan Gizli Servislerinin tüm dünyada global teknik takip faaliyetleri yürüttüğünü net olarak ortaya koymuştu. Google’da Edward Snowden yazdığınızda bu konudaki haberlere erişebilirsiniz Sayın Başkanım;.
Sayın Başkanım;
Biz grup olarak mağdurların şikayetlerini hem Cumhurbaşkanlığı’na hem İç İşleri Bakanlığı’na hem de TBMM’ye ilettik ve çözüm getirmelerini talep ettik. Ancak, halen ne mağdurları dinlediler ne de şikayetleri değerlendirdiler. TBMM’ye göndermiş olduğumuz dilekçe ise görevsizlik söylemi ile red edildi. Bu konu yurtsever bir grup olarak ulusal güvenliğimizi de tehdit eden bir durum yarattığından araştırma skalamız içine dahil ettik ve Web sitemizde bu konuda açık kaynaklardan derlediğimiz bilgileri okuyucularımıza sunuyoruz. İddialara göre bu konu yabancı servislerin kullandığı gizli bir istihbarat teknolojisi deniyor. İddiaları açık kaynaklarda araştırıyoruz.
Sırası gelmişken sizin için kısaca MK ULTRA’yı anlatalım. Bu konuda bir malumatınız olmadığını tahmin ederim.
MK ULTRA NEDİR ? TARİHSEL BAKIŞ AÇISI İLE İNCELEYELİM
1950-1960 arasında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) altında görev alan Bilimsel İstihbarat Birimi (SID), "zihin kontrolü" ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine birçok deney yapmıştır. Bunların hepsi önemli veriler elde edilmesini sağlasa da, tamamı başarısızlıkla sonuçlanmıştır; hatta bazıları, denekler üzerinde ciddi psikolojik sorunlar yaratmıştır. MK-Ultra Projesi, bu deneylerin genel adı olarak bilinmektedir. Proje kapsamında sayısız yasadışı deney yapmışmış ve suç işlenmiştir. 1953’te yasal olarak tanınmamaya başlanan programın 1964’te alanı daraltılmış, 1967’de iyice yavaşlatılmış ve 1973’te tamamen durdurulmuştur. Deneyler süresince denekler özellikle Liserjik Asit Dietilamid (LSD) gibi halüsinojenlerin aşırı dozda kullanılmak haricinde hipnoz, duyusal yetersizlikler, izolasyon, sözel ve cinsel istismar ve hatta işkence gibi yöntemlere maruz kalmıştır.
44’ü üniversite olmak üzere toplamda 80 enstitünün ortak olarak yürüttüğü bu projede, CIA’in toplam bütçesinin %6’sı kullanılmıştır. Uzun bir süre gizli tutulmaya çalışılan bu proje, 1977 senesinde Bilgilendirilme Özgürlüğü Yasası’nın çıkarılmasıyla toplamda 20.000 belgenin açığa çıkarılması sayesinde öğrenilmiştir. Temmuz 2001’de ise deneylerle ilgili gizli kalmış tüm bilgiler halka arz edilmiştir.
Deneyler süresince sayısız alanda araştırma yapılmış, insan ve diğer hayvan denekler üzerinde yasadışı, bilimdışı ve akıldışı sayısız uygulamada bulunulmuştur. Örneğin sorgulamaların kolaylaştırılması için geliştirilmeye çalışılan dürüstlük hapı sırasında birçok hayvan ve insana sayısız halüsinojen madde ve diğer kimyasallar verilmiştir.
1955’te yazılmış bir belgede, deneylerin amaçları şu şekilde sıralanmaktadır:
- Halkın gözünden düşülmesine neden olacak kadar mantıksız düşünmeyi ve düşüncesizliği tetikleyen maddelerin geliştirilmesi.
- Mantıklama ve algılama süreçlerini yavaşlatan maddelerin geliştirilmesi.
- Kullanıcının daha hızlı veya yavaş yaşlanmasına neden olacak maddelerin geliştirilmesi.
- Alkolün etkilerini tamamen silecek bir ilacın geliştirilmesi.
- Kamuflaj ve taktik amaçlı, bilinen hastalıkların tüm belirtilerini yaratan; ancak istendiği zaman durdurulup bu etkilerin geri dönebilmesine neden olan ilaçların geliştirilmesi.
- Geçici veya kalıcı beyin hasarı ve hafıza kaybı sağlayan ilaçların geliştirilmesi.
- Baskı, işkence ve hayati ihtiyaçlara olan direnci arttırıcı ilaçların geliştirilmesi.
- Kullananın o anda ve öncesinde olan olayları kalıcı ya da geçici olarak unutmasına neden olacak maddelerin geliştirilmesi.
- Şok ve kafa karışıklığını geçici ya da kalıcı, kısa ya da uzun vadede yaratabilecek maddelerin ve fiziksel yöntemlerin geliştirilmesi.
- Bacakların felç olması veya akut kan yetmezliği gibi fiziksel yetersizlikleri anlık olarak yaratabilecek ilaçların geliştirilmesi.
- Vücutta su kabarcıkları yaratabilecek kimyasalların geliştirilmesi.
- Bireyin davranışlarını, arzu edilen bir diğer bireye bağımlı kılacak şekilde değiştirecek ilaçların geliştirilmesi.
- Sorgulama mekanizmalarını iptal edecek, mantıksal düşünmeyi engelleyecek ilaçların geliştirilmesi.
- Hırsı azaltacak ve genel çalışma verimliliğini düşürecek ilaçların geliştirilmesi.
- Görüş, duyma, vb. duyusal becerileri köreltecek ilaçların geliştirilmesi.
- Sonrasında kalıcı hafıza kaybı yaratan, ani bayıltma işlemini yapabilecek ve yiyeceklere, içeceklere, havaya karıştırılabilecek bir ilaç geliştirilmesi.
- Belirli bir fiziksel aktivitenin yapılmasını tamamen engelleyecek bir ilacın geliştirilmesi.
Tüm bunları test etmek ve geliştirebilmek için CIA deneylerinde yüksek dozda LSD, barbiturat IV, amfetamin IV, temazepam, eroin, morfin, MDMA, meskalin, psilocybin, scopolamin, marijuana, alkol, sodyum pentotal ve ergin gibi sayısız bağımlılık yapıcı, halüsinojen ve uyuşturucu madde kullanmıştır. Denek olaraksa zihinsel hastalıklı olan insanlar, mahkumlar, ilaç bağımlıları ve fahişeler kullanılmış, bunlar durumları veya mesleklerinden ötürü tehdit edilerek karşı koymaları engellenmiştir. Deneyde görev alan bir memur, şu sözleri sarf etmektedir:
"Deneylerde, bize karşı koyamayacak herkesi kullandık."
Amerika’da patlak veren Watergate skandalı sırasında MK-Ultra’ya ait tüm belgelerin yok edilmesi emredilmiş ve 20.000 belge haricinde kalan hepsi yok edilmiştir. Bu yüzden MK-Ultra’nın tüm detaylarını bilmek imkansızdır. Ancak var olan belgelerden bile, deneyler sırasında onlarca deneğin öldüğü, birçoğunun suikaste kurban edildiği, bazılarının ise eskiden var olmayan zihinsel sorunlar geliştirdiği bilinmektedir ve belgelenmiştir. Milyonlarca dolarlık projenin sadece bir ayağı olan Pont-Saint-Espirit ayağında meydana gelen deneysel hatalardan ötürü 32 denek akıl hastanesine kaldırılmış ve en az 7 denek ölmüştür.
Deneyler, tamamen gerçek olmakla birlikte, belgelerin eksik olmasından ötürü günümüzün bilimdışı komplo teorisyenlerinin en sevdiği alanlardan biri olmaktadır. Bu gibi şahıslar, bu deneylerin bir deneği olan Sirhan Sirhan isimli katilin, John F. Kennedy’i bu deneylerin etkisi altında öldürdüğünü iddia etmektedirler. Sirhan’ın, bu deneylerdeki metotlarca kontrol edildiğini ileri sürmektedirler. Bunun gibi sayısız ispatsız argümanı bulmak mümkündür. İBDA-C ÖRGÜTÜ lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun durumu buna en iyi örnektir.
Sayın Başkanım;
Aşağıda, MİT MÜSTEŞARLIĞI’nın 09.03.2009 tarihinde Ergenekon Mahkemesine (13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ) gönderdiği TUNCAY GÜNEY’in KONTROL ALTINA alındığına ilişkin resmi yazısı bulunuyor. Bu belge tarafımızda mevcut. Sayı ve isim kısmı herhangi bir taklit olasılığına karşı tarafımızdan kapatılmıştır.
Belgede, araba hırsızı, çakma Haham ve aynı zamanda bir dolandırıcı olan TUNCAY GÜNEY adlı şahsın 1993 yılında İran Konsolosluğundaki İstihbaratçı ile şüpheli temasları çerçevesinde kontrol altına alındığı ifade ediliyor ancak bu kontrolün nasıl olduğu konusunda ise belirgin bir açıklama yapılmamış. Kaldı ki bir dönem bu şahsın MİT tarafından kullanıldığı yönünde de çok sayıda haber gazete ve televizyonlarda yayınlandı.
MK ULTRA projesinin tüm dünyada binlerce mağduru bulunuyor. Elbette ki her devlet gerek kendi sınırları içinde gerekse belirli şartlar altında sınırları dışında istihbari dinleme yapabilir ve fiziki takip önlemleri alabilir. Kaldı ki bunu hemen hemen tüm devletler etkin olarak yapıyor. Ama burada bahsedilen teknoloji uygulamada bir teknik takip teknolojisi olmaktan öte insanları rahatsız eden, psikolojilerini hedef alan bir tarzda yapıldığı için bizde CIA’nin güçlü bir müttefiki olan Milli İstihbarat Teşkilatının bu teknolojiyi kendi vatandaşlarına uyguluyor mu diye bir analiz yapalım istedik. Tabi uygulamaya bakıldığında Anayasal sınırları ihlal eden bir durum meydana geldiği için aynı CIA gibi MİT’te bu teknolojiyi kendi resmi kimlikli elemanlarına değil profesyonel bir ekibe yaptırıyor deniliyor. İddialar bu şekilde. MİT Müsteşarı sayın Hakan Fidan’ın basın önünde bu iddialara cevap vermesini bekliyoruz. En azından mağdur olan yüzlerce insan (Hepsinin bizde isimleri ve iletişim numaraları kayıtlı) bu cevabı hak ediyor diye düşünüyoruz.
Ayrıca kendisini MK ULTRA & TELEGRAM MAĞDURU diye adlandıran 150 civarı kişi ile yapılmış telefon görüşme kayıtları da elimizde bulunuyor. İleride bu konuda adli bir soruşturma açılırsa düşüncesi ile bu kayıtları resmi makamlara tevdi etmek maksadıyla muhafaza ediyoruz. Savcılık yetkilileri ve sizlerin arzu etmesi halinde toplam 6 GB’ı bulan bu görüşme kayıtlarını da ayrıca DVD olarak arz edebiliriz. Bunu da sırası gelmişken belirtelim.
Ve Umarız istihbarat dehlizlerinin tozlu raflarında bir gün demokratik bir temizlik yapılırsa biz de bu konudaki gerçekleri ilk elden öğrenebileceğiz. Ama şunu biliyoruz ki istihbarat servislerinin ayağına dolanan nice başka istihbarat servisi personelleri, bilim adamları, akademisyenler, gazeteciler ve diğer kurbanlar henüz açıklığa kavuşmamış trafik kazaları, ani kalp krizi vakaları ve diğer yöntemlerle susturuldu. Tüm istihbarat servisleri kendi devletinin bekaası ve güvenliği için çalışır, bu da doğaldır. Ama her ne gerekçe ile olursa olsun sivillere, masum insanlara yönelik TAKİP TEKNOLOJİLERİ, ŞİDDET gibi yöntemler affedilmemeli ve sorumlular devlet korumasından çıkarılarak yargıda hesap verdirilmelidir. Genelkurmay Başkanı, Emniyet Genel Müdürü yada MİT MÜSTEŞARI da olsa hiç kimse dokunulmaz değildir. Herkes görevini yaparken İNSAN HAKLARINA VE KANUNLARA tabi olduğunu hiçbir zaman unutmamalı, unutanlara da sürekli hatırlatmalıyız. Biz bunu bugün gerçekleştiremez isek devletimiz bir POLİS DEVLETİNE dönüşür ki o zaman çok geç kalırız.
Sayın Başkanım;
Kimi zaman "abartılı" gelebilecek politik ve bilimsel deneyler zaman zaman gerçekten de uygulanabilmektedir. Önemli olan, bu deneylerin gerçek yapısını anlayabilmek ve insanların merak duygusundan prim yapan komplo teorisyenlerinin saçmalıklarına izin vermemektir.
Eğer bu konuda devlet yetkilileri bir an önce kamuoyuna tüm çıplaklığı ile tatminkar bir açıklama yapmaz ise Savcılık makamlarının önü “BANA DEVLET (MİT) ZİHİN KONTROLÜ UYGULUYOR” diyenlerle dolmaya devam edecektir. Sadece 2015-2019 arası tarafımıza başvurma cesareti gösteren 500 mağdur (Olduğunu iddia eden) kişi bulunuyor ve bu sayıya her gün yenileri ekleniyor. Devlet suskun kaldıkça devlet üzerine komplo teorilerinde artış olması kaçınılmazdır. Bu sebeple bu konuda ivedi bir kamuoyu açıklaması beklediğimizi bir kez daha yineleyelim.
İstemeniz halinde söylediklerimizi destekleyici 6 adet DVD’yi de ayrıca makamınıza sunabiliriz. Her DVD’de 4,5 GB, toplamda ise 27 GB hacminde belge ve bilgi bulunuyor.
Bu DVD’ler muhteviyatında yabancı kamuoyunda Targeted Individuals, Organized Gang Stalking olarak bilinen Türkiye’de ise MK ULTRA & TELEGRAM olarak bahsedilen ve gizli askeri teknoloji olduğu iddia edilen fenomen hakkında çok sayıda Word ve PDF dökümanı, çok sayıda yerli ve yabancı video bulunuyor. İnceleyecek yetkililerin özellikle yabancı dildeki videoları izlemesini tavsiye ediyorum. Eğer bana ulaşmak isterseniz şahsi numaramı arz edebilirim. Aramanız yada davet etmeniz halinde soruşturmanız için gerekli her türlü dökümasyonu temin edebilir yada ayrıntılı olarak ifade verebilirim.
Sayın Başkanım;
Bizim grup olarak sizlerden bir beklentimiz yok. Bu konuya olan ilgimiz de iddiaların doğru olması halinde konunun ULUSAL GÜVENLİĞİ ilgilendiriyor olmasından dolayıdır. Biz sadece mağdurlara MİT MÜSTEŞARLIĞI tarafından bir açıklama yapılmasını ve bu fenomen teknoloji ile bir ilgisi yok ise bu takdirde mağdurların şikayetlerinin soruşturulmasını ve konunun aydınlatılmasını talep ediyoruz. Çünkü gerekli soruşturma yapılmaz ve konu aydınlatılmaz ise bugün binler ile ifade edilen mağdur sayısı yarın on binleri bulacaktır ve Savcılık makamlarının önü “MİT BİZE ZİHİN KONTROLÜ UYGULUYOR” diyenler ile dolacaktır. Böyle bir tablonun oluşmasını istemeyiz, sizlerin de isteyeceğini düşünmüyoruz. Çünkü herhangi bir istihbari değeri olmayan sıradan mesleklere sahip, sıradan bir yaşam süren vatandaşlarımız bile çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklara yakalandıklarında kendilerine zihin kontrolü yapılıyor zannediyor. Yada geçmişte uyuşturucu madde kullanan şahıslar dahi kendilerinin rahatsız olduğuna inanmayarak suçu MİT MÜSTEŞARLIĞI’na yada yabancı gizli servislere atarak zihin kontrolü yaptıklarını iddia ediyor. Bu durum da tam bir karmaşa ve kaos yaratıyor. Çareyi başka yerlerde aradıklarından dolayı da gerekli psikiyatrik tedavilerini yaptırmadıkları için yaşamları hem kendileri hem de aileleri için çekilmez bir hal alıyor.
Sayın Başkanım;
Devlet her yönü ile vatandaşının beden ve fizik güvenliğini korumakla mükelleftir. Eğer devlet yetkilileri gerekli açıklamayı yapmaz ise ya da bu konuda kapsamlı bir soruşturma başlatmaz ise mağdurların iddia ettiği DEVLETİN SIRADAN KİŞİLERE KARŞI İSTİHBARİ TAKİP ve TACİZ TEKNOLOJİSİ kullandığı yönündeki tezler gerçeklik kazanacaktır. Bu da devlete karşı çok ciddi tazminat davalarının açılması anlamına geliyor.
Burada devlet ve yöneticileri bir sınav veriyor. FAŞİST POLİS DEVLETİ MİYİZ ? YOKSA DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ Mİ ? BUNU BU KONUDAKİ TAVRINIZ BELİRLEYECEKTİR.
TALEP :
Buraya kadar yaptığımız açıklamalar çerçevesinde ve tarafımızdan yardım talep eden yüzü aşkın mağdurun da ifadelerinden yola çıkarak MİT MÜSTEŞARLIĞI’nın yada Türkiye’de gizli faaliyet gösteren YABANCI bir İSTİHBARAT SERVİSİ’nin sivil vatandaşlar üzerinde gizli istihbarat teknolojisi kullanıp kullanmadığının ilgili kurumlar kanalı ile soruşturularak tespit edilmesini, eğer kullanılmışsa hangi gerekçe ve saiklerle kullanıldığının mağdurlara resmi yazı ile bildirilmesini talep ediyoruz.
Teşekkürler.
ÖZEL BÜRO GRUBU